Prostat İğne Biyopsisi Nedir? Neden Yapılır?

Prostat İğne Biyopsisi
İçindekiler

 

Prostat iğne biyopsisi, prostat kanseri kesin tanısı koymak için yapılan bir işlemdir. Prostat biyopsisi, iğne biyopsisi ve füzyon biyopsi olmak üzere iki türlüdür. Prostat iğne biyopsisi, klasik biyopsi ya da ultrason eşliğinde yapılan biyopsi olarak da bilinir.

Prostat Biyopsi Tabancası
Prostat İğne Biyopsi Tabancası

Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanserdir ve erkeklerde kansere bağlı ölümlerde ilk sıralarda yer alır. Prostat kanseri kesin tanısı, prostat spesifik antijen (PSA) yüksekliği ve şüpheli prostat muayene bulguları ile oluşan ön tanı sonrası yapılan prostat biyopsisi ile konulur. Prostat kanseri tedavisinde seçilecek yöntemi belirlemede; hastanın yaşı, genel sağlık durumu, hastanın beklentisi,  prostat biyopsisinde elde edilen dokuda kanserin yaygınlığı ve Gleason skoru önemli rol oynar.

Prostat İğne Byopsi
Prostat İğne Byopsi

Prostat İğne Biyopsisi Nedir?

prostat biyopsisi
prostat biyopsisi

Prostat kanseri erken evrelerde herhangi bir şikayete yol açmaz. Prostat kanserli hastaların büyük çoğunluğunda hiçbir belirti görülmez. Prostat kanseri şüphesi ya parmakla parmakla prostat muayenesi sırasında tespit edilen bir anormallik ya da kan PSA düzeyindeki yükselme neticesinde oluşmaktadır. İşte bu hastalarda prostat biyopsisi yapılmaktadır. Prostat biyopsisinin iğne biyopsi ve füzyon biyopsi olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır.

Prostat iğne biyopsisi ultrason eşliğinde makattan girilerek yapılır. Ultrasonun ucuna monte edilmiş bir tabanca sistemi vardır. Bu tabancanın tetiğine basılınca prostat dokusuna iğne girer. İğne çıkarken kurt gibi küçük parçaları çıkartır. Bunlar küçük şişler içindeki özel bir sıvının içine konarak incelenmek üzere patoloji laboratuvarına gönderilir.

Prostat İğne Biyopsisi Öncesi Hazırlık Nasıl Olmalı?

Biyopsi öncesinde bazı hazırlıkların yapılması gerekir. Bunlar;

Hastalar mutlaka prostat biyopsisi konusunda bilgilendirilmelidir. İşlem sırasında ve sonrasında oluşabilecek sıkıntılar hastaya anlatılmalıdır.

Kan sulandırıcı ilaçlar  (aspirin, kumadin, plavix gibi ) prostat biyopsisinden en az 10 gün önce kesilmelidir.

Biyopsi öncesinde mutlaka idrar tahlili yapılmadır.

Prostat biyopsisinde enfeksiyondan korunmak için işlemden önce ve sonra antibiyotik kullanılmalıdır.

Bağırsaktaki dışkı miktarını azaltmak amacıyla lavman yapılmalıdır. Böylece hem ultrason ile prostatın daha iyi görüntüsü elde edilir,  hem de oluşabilecek prostat enfeksiyon riski azaltılmış olur.

Prostat İğne Biyopsisi Ağrılı Mıdır?

Prostat iğne biyopsisinde makata sıkılan uyuşturucu jel ile makat ve prostat bezi uyuşturulur.  Bazen ince bir iğne ile  prostatın sinirlerinin çevresine uyuşturucu ilaç enjekte edilir.  Böylece hastalar hemen hemen hiç ağrı hissetmemektedirler.

Biyopsisi Sonrası Görülebilecek Sorunlar Nelerdir?

Prostat biyopsisinden sonra prostatta enfeksiyon görülebilir. Genellikle hafif ateşle kendini belli eder. Ağızdan veya damardan antibiyotikler verilerek tedavi edilir. Ancak  bazen ateş çok yüksek olabilir. Biyopsi sonrası ateş önemli bir durumdur. Derhal doktor aranmalı ya da bir sağlık kuruluşuna gidilmelidir.

Prostat biyopsisinden sonra hastaların yaklaşık %40′ ında idrarda kan görülebilir. İdrarın rengi çay gibidir. Bu zamanla açılır.

Bazı hastalarda ise makattan kan gelir. Makattan olan kanama hastaların yaklaşık %2-%22’sinde görülebilmektedir. Bu da bir süre sonra genellikle kendiliğinden düzelmektedir

Biyopsi Yapılmaz İse Ne Olur?

Prostat iğne biyopsisi sırasında elde edilen dokular inceleme için patoloji laboratuvarına gönderilir. Yapılan bu inceleme sonrası prostatta kanser olup olmadığı anlaşılmaya çalışılacak ve tedavi şekli belirlenecektir. Eğer biyopsi yapılmazsa var olan prostat kanseri teşhis edilemez ve dolayısıyla tedavi de edilemez. Bu durumda prostat kanseri büyümeye devam eder, idrar kanalını ve idrar kesesini tıkayarak idrarın dışarı çıkışına engel olur. İdrardan kan gelmesine, böbrek fonksiyonlarının bozulmasına, kemik, karaciğer gibi vücudun diğer organlara yayılarak genel vücut ve kemik ağrılarına ve ilerleyen dönemlerde hastanın ölümüne neden olabilir.

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
Share on whatsapp
WhatsApp
Share on email
Email

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir